14 Ağustos 2014 Perşembe

BUDA BENİM DOĞUM HİKAYEM




Hamileliğim boyunca bir kere bile midem bulanmadı, rutin işlerime devam ettim, işe gidip geldim, her şey o kadar normal gidiyordu ki normal doğum yapacağım diye seviniyordum. Hep şu senaryo vardır ya doktorlar doğum sezaryen olsun diye türlü bahaneler uyduruyorlar, doktorumdan bir an bile şüphe etmedim. Ertan Bey beni normal doğum yapabilecekken sezaryene almazdı buna ihtimal dahi vermezdim. Ta ki Cumartesi günü doktor kontrolüne gittiğimizde doktorumuzdan oğlumuzun boynuna kordonun dolandığını öğrendiğimiz ana kadar. O an gözümün önüne o senaryo geldi ve hani nerede kordon dedim. Görüyordum haklıydı kordondu o, karşımda oğlum, benim minik meleğim kordona dolanmış boynuyla duruyordu.

Çok korktum "ne yapacağız" dedim, "çalışmayı bırakıp istirahate çekileceksiniz" dedi, "mümkün olmadıkça hareket etmeyeceksiniz, her gün geleceksiniz kalp atışını takip edeceğiz ve siz düzenli olarak hareketlerini takip edeceksiniz". dedi

Nasıl takip edecektim ya uyurken iyice dolaşırsa o kordon, ya ben yürürken fark etmezsem, ya uyuyup kalırsam, ya ya ya... diye devam eden cümleleri kurarken buluyordum sürekli kendimi. Şimdi düşünüyorum da riskli gebelik yaşayanlara Allah sabır versin, Allah'ım sağ salim kucaklarına almayı nasip etsin bebeklerini çok zormuş.Korkuyordum ya bebeğime bir şey olursa diye düşünerek hayatımın kabus dolu günlerini yaşamaya başlamıştım. Artık her garip harekette kendimi hastanede bulur olmuştum gece gündüz fark etmiyordu. "hareket etmiyor, ayağını diredi herhalde can çekişiyor, rüya gördüm, değişik bir şey hissettim gitmemiz lazım ya bir şey olduysalar hiç bitmiyordu :) Günde iki,üç kez hastanenin yolunu tutuyorduk. Çarşamba günü doktora gittiğimde ağlayarak "ben bu korkuyla yaşayamıyorum, sezaryenle doğum yapmak istiyorum" dedim. Doktorum halime acımış olacak ki "peki ben kordon tekrar çözülebilir ihtimali dahilinde hareket ediyorum ama senin psikolojinin iyi olması her şeyden daha önemli, cuma gününe kadar bekleyelim eğer ki kordon çözülmezse cuma sabah 9'da alıyoruz bebeği" dedi. Sevinmiştim, rahatlamıştım işte aylardır beklediğim o ana sadece iki gün kalmıştı. Kavuşacaktım artık miniğime.
Ertesi gün 14.08.2014 Perşembe 16.00'da yine kontrol için hastaneye gittik. Nst'ye bağladılar bekledik bekledik makine her zaman çıkardığı seslerden farklı bir ses çıkararak ilerletiyordu içinden çıkan kağıdı, kağıttaki çizgiler farklıydı her zamankinden. Bir şeyler ters gidiyordu Ertan Bey geldi "hemen alıyoruz doğuma, bebeğin kalp atışı zayıfladı" dedi. HAYATIMDA BU KADAR KORKTUĞUM BAŞKA BİR AN OLDU MU HİÇ HATIRLAMIYORUM. Ama ben hazır değildim ertesi gün sabah 9'da doğuma girmeye hazırdım ama o an hazır değildim, yine başladım ağlamaya. Başımda hemşireler biri damar yolu açıyor biri üzerime giymem gerekenleri veriyor, korkunç bir koşturmaca. Sen sakin ol diyor her gelen başımda anestezi uzmanı konuşuyor ama ben duymuyorum "Serkan annemi, babamı ara, arabadan doğum çantamı getir" diyerek ağlıyorum sanki o anı hiç hayal etmemişim gibi, aylardır bekleyen ben değilmişim gibi deli gibi ağlıyorum.
Zaman kavramının farkında değilim. Ama sonra doğum saatimin 17.20 olmasından anlıyorum ki yarım saat içinde annem, babam, kayın validem, kayın pederim, arkadaşlarımız anneannemler, teyzelerim hepsi gelmiş, bana el sallıyorlar hastane koridorunda ameliyata inerken(ben yine ağlıyorum).
Serkan'da giriyor doğuma, asansörde inerken Ertan Bey hala soruyor emin misiniz Serkan Bey girecek misiniz doğuma diye suratına bakıyorum rengi bembeyaz olmuş, evet diyor.
İğne yapıyorlar, rahatlıyorum galiba yada heyecanlı bekleyişim olanları, konuşulanları hatırlamama engel oluyor. Serkan başucumda bir elimden tutuyor, diğer elim daha sonra doğum hikayemi her anlatışımda(milyon kez anlatmışımdır) Allah'ım ne kadar iyi bir adamdı dememe sebep anestezi uzmanının elinde, bana "benimde senin yaşlarında kızım var diyor yüzümü avuçlarının içine alıp, korkma hemen bitecek inşallah kızımında bir bebeği olur senin bebeğin gibi". 
Sonra o sesi duyuyorum hayatımda duyduğum en güzel sesi, hemen sarıp yanıma getiriyorlar bakmaya çalışıyorum uzanıp, öpüyorum kokluyorum pembe yanaklarından. 14.08.2014 Perşembe günü saat 17.20'de 2.860 kg, 50 cm olarak dünyaya geliyor "DORUK" bebeğimiz:) Üşümesin diye hemen doktor muayenesinden sonra giydirip Serkan'la odaya çıkarıyorlar, daha sonra beni çıkardıklarında öğreniyorum ki benim minik meleğim o kadar çok ağlamış ki bizim panik anneler bir yeri mi ağrıyor acaba diye düşünmeye başlamışlar :)
Ben gelince Çiğdem Hemşire herkesi dışarı çıkarıyor anneyle bebeği tanıştırma zamanı geldi diyerek. Sonunda beklediğim an ve kucağıma alıyorum oğlumu. Minicik, kırmızı suratlı, gözleri kapalı ciyak ciyak ağlayan bir bebek oğlum hakkındaki ilk izlenimlerim.Ama o içimdeki nedense bana kendimi özel hissettiren günden güne daha da artan sevgisini kelimelerle anlatmam imkansız. Allah'ım çok güzel bir duygu isteyen, bekleyen herkese nasip et. 

İLK BAKIŞMA :)





İLK AİLE FOTOĞRAFIMIZ




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder